AS’GERİ ÜCRET

Enflasyonla mücadele etmeyi dar ve sabit gelirli kesimin alım gücünü düşürme şeklinde idrak eden, icra eden bakanından bürokratına, yandaşından yalakasına, sermayedarından işverenine kadar herkesi ve her kesimi aklıselime davet ediyorum.Yakın bir tarihte sosyal medya/mecrada çokça paylaşılan bir video izlemiştim. Adını hatırlamadığım, umursamadığım bir tarikat şeyhi “Şayet birileri Ortaçağ zihniyeti, karanlığı geçen cümleler kuruyorsa yeminle İslam’dan bahsediyor.” şeklinde kendisini dinleyen kuru kalabalığa kin ve nefret şarj etmeye çabalıyordu aşkla, şevkle.
Bu zat-ı muhteremin mantığından feyz alarak bir karşı önerme de biz kuralım. Şayet bir siyasi İslam politikacısı seküler bir mevzuda beyanat verirken ayetten, hadisten, sünnetten bahsediyor, dini argümanlar kullanıyorsa bir arızasını, yalanını ve ya ayıbını kamufle etmeye, yutturmaya çalışıyordur.
R.Tayyip Erdoğan’ın “Hiç bir çalışanımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz hamdolsun.” Vedat Işıkhan’ın “İşçinin, emeğin hakkını alınteri kurumadan verin diyen Peygamberin…” şeklindeki beyanları iki güncel örnektir.Geçen hafta Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından lütfedilen Sayın Bakan tarafından ilanen duyurulan asgari ücret felaketi yaşanıyor fakirhanelerde. “Asgari Ücret Tespit Komisyonu” adıyla maruf bu topluluk fonksiyon olarak Asgari Ücret Tescil Komisyonu istidadı sergiliyor. Cümle alem hemfikirdir ki ilgili komisyonda işçi, işveren, hükümet temsilcileri, bakan da dahil, iletilen ferman-ı hümayun harici tek kuruşluk inisiyatif kullanabilme yetisine, cesaretine, ferasetine sahip değillerdir. Bu görev icabı kendilerine ödenen yolluk, harcırah, tazminat gibi maddi miktarlar israftır, beyhudedir.
Asgari ücret işe yeni başlayan vasıfsız çalışanlara, stajyerlere ve ya çıraklara kısa bir dönem için ödenen meblağdır. Avrupa standartlarında asgari ücretle çalışan emekçi ortalaması % 10′ un altındayken ülkemizde en son SGK verilerine göre % 42’dir (2020). Yani ülkemizde ortalama ücret durumundadır.Gelelim Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın enflasyon ezmesi yapmadık iddiasına. Aralık ayını hesaba kalmayalım, TÜİK’in çaldığı, çırptığı, budadığı istatistikleri de doğru kabul edelim. 2024 yılı TÜFE rakamı % 47,09. Asgari ücrette yapılan artış %30. Yani en az % 42’nin en az % 17 civarında ücreti göz göre göre iç edilmiştir. Enflasyona ezdirmemeyi geçtik emek, alınteri presletilmiştir.Asgari ücreti yüksek belirlersek enflasyon tetiklenir algısı hükümet, yandaşları ve yağcıları tarafından her tür iletişim materyalleriyle pompalandı umum-i efkariyenin vicdanına. Peki, bu iddianın iktisadi geçerliliği mevcut mu? Mal ve hizmet müstahsillerinin tek gideri işçi ücretleri midir? Siz işverenin üretim maliyetlerini artıran akaryakıta, doğalgaza, elektriğe, vergi, resim ve harçlara bol keseden fiyat ayarlaması (!) yaparken enflasyonist baskı tereddüdü yaşamıyorsunuz da sıra garip garibanın kursağına gelince mi iktisat okuryazarı kesiliyorsunuz diye sorarlar adama.
Adam dediysek herkesi kastetmedik elbette.”Asgari ücret miktarının önemi yok. Ne verirseniz zaten harcayacaklar. En sağlıklı hayat fakir hayattır. Ette de protein var fasulyede de…” cümlelerini kuran, kurabilen bir profesöre çok şey söylenebilir ama adam tanılaması için DNA incelemesi şarttır.İşi gücü halkı kin ve düşmanlığa tahrik, iktidara yalakalık olan malum gazetenin köşe yazarlarından biri tespit edilen asgari ücreti savunurken “Asgari ücret daha yüksek olsaydı Suriyeli çalışanlar ülkelerine dönmezdi. Bu durum dikkate alındı.” iddiasını köşesine taşıdı. Bu zevatı adamdan sayabilir miyiz? Sizi bilmem ama ben asla.
Bu adam yaftasına layık olmayanların son örneği de bir televizyon programcısıdır. “MİT Başkanımız Emevi Camisinde namaz kılarken, ordumuz Şam’a doğru ilerlerken asgari ücreti tartışmak sorgulanması gereken bir fitne halidir.” dedi. Her iki olgu arasında bu rabıtayı keşfetmek insana dair olamaz. Muhtemelen yapay zekanın son sürümüdür bu varlık.Dört kişilik bir ailenin sırf gıda harcamalarını yani açlık sınırını 21.000 TL olarak ilan eden kamu erkinin çalışanlarının yarısına 22.104 TL’yi reva görmesi ne ekonomiktir ne rasyoneldir ne de vicdanidir. İşin özeti ya da ana fikri “Kölelere asla özgür olacakları kadar ödeme yapmazlar. Hayatta kalmalarına yetecek kadarını verirler ki çalışmaya devam etsinler.” diyen Charles Bukowski’dir. Gerisi laf-ı güzaftır…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir