ZİRAATİ DE ELİMİZE YÜZÜMÜZE BULAŞTIRDIK

Bir fanatik taraftar edasıyla öfkemizi söndürecek, hararetimizi dindirecek bahaneler var mı derseniz bu zeminde futbol oynamak zül oynatmak zulümdür şeklinde ucuz tespitlerde günü, teknik ekibi ve futbolcuları kurtarmaya çalışabiliriz. Tabi yerse.Bu müsabaka Trabzonspor için seviye tespit sınavı niteliğindeydi. En azından benim için öyleydi. Neden peki? Maçın deplasmanda olması mı? Değil. Rakibin ikinci lig takımı olması mı? O da değil. Takımımızın tek hedefine konsantrasyonu mu? Aklımdan geçmedi.Yazılarımı okuyanlar aşinadır ki Uğurcan, Vişça, Nwakaeme ve Saviç dışında süperlig standartları üzerinde futbolcumuz olmadığını, diğerlerinin sınırda ya da altında olduğunu defaatle dile getirmiş, iddia etmiştim. Şenol Hocam sağ olsun iddialarımı ölçebilecek bir kadro tercihi ile gitti İskenderun’a.
Doksan dakika süren futbol deneyi sonucunda gördük ki bordo mavi formanın özgül ağırlığı ve dört krampon muaf olmak kaydıyla kadro kalitemiz ikinci lig düzeyindeymiş.İlla da yok mu bize müjdeli bir havadis derseniz artık beş standart üstü futbolcumuz olduğunu gördük, sevindik, umutlandık. Zubkov bir parmak bal çaldı damağımıza ama hayırlısı diyelim.
Ekibimiz de halef/selef durumunda olan futbolcular arasında bariz kalite farkı seleflerin seviyesini abartmamıza sebep oluyor. Örneğin Banza -Enis,Eren- Arif, Pedro-Serkan, Batagov- Serdar, Mendy- Umut gibi. Oysa halef normumuz yerlerde sürünüyor.Bu nedenle Hocamızın her oyuncu değişiklik hamlesi takımın ahengini de oyunun rengini de negatifleştiriyor.
Trabzonspor camiasının bu maçtan, skordan ziyade Muhammet Beşir üzerinden eleştiriler, varsayımlar geliştireceğini tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. Eee bizim de başımız kel değil demek isterdim ama üzgünüm. Başımız kel diye de gündemden nasipsiz kalmak da istemem.
Yetenek bir futbolcuya on altı yaşında süre aldırır. On yedi yaşında rotasyona sokar. On sekiz yaşında vazgeçilmez yapar. Artık beş yıllık mukavele yapılan yıldız olmuştur. Bundan sonra kariyer, para ve şöhretle imtihanı başlar ve alır başını gider.Muhammet Beşir on sekizli yaşlarda bordo mavi formayı da şansı da bulmuş müthiş bir girişin ardından iyi yönetmediği kariyerini har vurup harman savurmuştur. Bordo mavi formayı giyebilme bahtına erişmiş hiç bir futbolcuyla ilgili -ahlı -vahlı temenniler rasyonel değildir. Bugün ikinci lig beyaz grubun sıradan bir ekibinde rızkını çıkarmaya çalışan Muhammet’in okkalı bir özeleştiriye ihtiyacı vardır. Kendi uşağımızdan iki gol yemek üzüntümüzü artırmış mı azaltmış mı tartışılacaktır. Ama şu tartışılmaz Muhammet, Enis Destan’ın bir iki segment üstündedir.Yönetim kurulu ve ya yetki sahipleri bu takıma üst düzey iki orta saha oyuncusu kazandırmalıdır. Bir sekiz numara siparişi dillerden düşmüyor da önemli olan forma numarası değildir. Ben örnekleyeyim. Biri Siopis, Torrera tarzında diğeri Gedson, Fred kalitesinde olmalıdır. Üzenlerine bir Hamsik bulursanız, alırsanız çenemizi kapatır tribüne koşarız o coşkuyla…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir